Powered By Blogger

31 Ağustos 2018 Cuma

Katilin Temizliği - Amelie Nothomb

Geçen hafta Tünel'den aşağıya inerken yanıma kitap almayı unuttuğumu fark edince Kırmızı Kedi Kitabevi'nden bu kitabı aldım. Aslında kitap hakkında fikrim yoktu ancak kitabın adı ve tanıtım yazısı ilgimi çekti.

30 Ağustos 2018 Perşembe

Fotoğrafları ve Sözleriyle Tarihe Yön Veren 101 Kişi - Burak Saraçoğlu

Bu kitabı Antalya'da evin kitaplığında buldum, nereden bize geldiğine dair hiçbir fikrim yok. Tatilde kafa dağıtmak maksadı ile biraz göz gezdirdim. Açıkçasını söylemek gerekirse hayatımda bu kadar üstünkörü yapılmış bir iş daha görmedim. Öncelikle kitapta çok fazla yazım hatası vardır, sanki baskıya verilmeden önce hiçbir şekilde kontrol edilmemiş gibiydi. Bir de kitabı derleyen kişinin kitapta anlatılan kişileri ne amaçla bir araya getirdiğine dair bir ipucu yoktu. Kitapta bahsedilen kişilerin yalnızca kısaca hayatlarına değinilmiş ve onlara ait olduğunu tahmin ettim sözlerine yer verilmişti. Derleyen kişi neden bu kişileri seçtiğine dair herhangi bir açıklamada bulunmadığı için, her ne kadar kitabın adı "Fotoğrafları ve Sözleriyle Tarihe Yön Veren 101 Kişi" olsa da seçilen kişilerin pek çoğu ile kitabın adı arasında bir ilişki kuramadım. Özellikle merak ettiğiim husus bir kişinin "fotoğrafı" ile nasıl tarihe yön vereceğidir? Hala ara ara bu ifade ile derleyen kişinin ne demek istediğini düşünmekteyim. Ayrıca bir konuyu kabul etmek gerekir, bir kişi "sözleri" ile de tarihe yön vermez, yalnızca tarihe yön vermiş kişilerin sözlerini dikkate alırız. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk. Kaldı ki, kanaatimce tarihe yön verenler de ya bilim insanları ya da politikacılardır. Bir ressamın tarihe nasıl bir yön vermesini bekliyoruz bu arada?

Kitapta bahsedilen kişilerin büyük kısmını çok severim. Bu nedenle bir kısmını burada bir kez daha tanıtmak isterim. Rene Descartes'tan bahsedilmiş (s.60). Descartes tanınmış ve öğretileri dikkate alınan bir filozof, kendisinden alıntılanan söz: "Akıllı olmak bir şey değildir, önemli olan aklını kullanabilmektedir." Leonardo Da Vinci de bahsi geçen kişiler arasında, kendisinin insanlığıa katkısının büyük olduğunu kabul etmek gerekir. Bilim insanı olarak Marie Curie dikkatimi çekenler arasındaydı, iki kez nobel ödülü alan ilk kişidir. Tüm çalışmalarını tek bir cümle ile özetlemiştir: "Hayatta hiçbir şey korkutucu değildir, sadece anlaşılması gerekir." Pakistanlı kadın politikacı Benazir Butto, Türk asker ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, Nobel Barış Ödülü sahibi Rahibe Teresa, Mahatma Gandhi kitapta dikkatimmi çeken isimlerden. Diğer isimlerin önemli kişiler olduklarını kabul etmekle beraber, tarihe yön verdikleri kısmının çok tartışmalı olduğunu düşünmekteyim.

"Öğrendiklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, karakterinizi biçimlendirir. Karakterinize ise kaderinizdir." (Mahatma Gandhi).

Not: Bir konuyu bahsetmeden geçemeyeceğim, Namık Kemal'in anlatıldığı bölümde kendisinden "İstiklal Marşı"nın yazarı olarak bahsediliyor, bu kadar büyük bir bilgi hatası kitapta yazılı tüm bilgileri şüpheli hale getiriyor.

27 Ağustos 2018 Pazartesi

Efsuncu Baba - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kalemini çok severim, döneminin İstanbul "sokak" yaşamını ya da "konak" hayatını güçlü gözlem yeteneğini kullanarak hem esprili bir dille aktarır hem de yanlış bulduğu yönlerini eleştirir. Bu kitabında da aynı şekilde batıl inanç ve hurafelerin peşinde koşan insanları Efsuncu Baba lakaplı Ebulfazl Enveri şahsında  ince bir şekilde eleştirmeyi tercih etmiş. Ebulfazl Enveri Bey İstanbul'da Hobyar semtinde simya ve iksir meraklısı bir babanın eğitimi altında güzel bir konakta büyümüş, karısı ve kızı ile yaşayan mirasyedi bir beyefendidir. Babasından sadece para değil, onun bu sıra dışı simya merakını da miras olarak alınca sabah akşam efsun, kehanet, tılsım, yıldız ve fal kitapları ile meşgul olur, hayatının tüm adımlarını yıldız fallarına ve batıl inançlarına göre atar, sağdan soldan topladığı ve çok para vererek aldığı eski kitaplarda yazan efsunlu definelerin peşine düşer. Bir gün yine efsunlu define peşinde iken, Binbirdirek'te kendi hallerinde şarkı söyleyen ve iplik eğirip para kazanmaya çalışan Agop ve Kirkor adındaki Ermeni gençleri ile karşılaşır. Bu gençleri okuduğu define efsanesinde anlatılan defineyi koruyucu Lahur ve Mahur adındaki melekler sanar ve onların da bu saf sofu adam üzerinden menfaat sağlamak üzere melek rolü oynamasıyla birlikte yeni bir define heyecanına beraber atılırlar.
 
Hüseyin Rahmi'nin sofu karakteri üzerinden aktardığı hikayenin anlatımı çok akıcı ve karşılıklı dialoglar şeklinde ilerliyor. Bu tarzıyla ve trajikomik hikayesiyle kitap, Fransız oyun yazarı Moliere'in tarzını anımsatıyor. Bu nedenle midir bilemiyorum, Hüseyin Rahmi kitabın sonunda konuyla alakalı yazdığı birkaç sayfalık didaktik denemesinde Moliere'e de gönderme yapmış ve günümüzde hala rahatlıkla gözlemleyebileceğimiz aldatma/aldatılmaya dair bazı toplumsal konulara eleştiri getirmiş. Bunlardan ayrı olarak Efsuncu Baba'yı okurken öğrendiğim güzel bir konuyu da paylaşmak isterim, 1949 yılında kitabın hikayesi Aydın Arakon'un yönetmenliğinde sinemaya aktarılmış. Ben filmi herhangi bir kaynakta bulup izleyemedim ancak tonton yanaklı Ermeni oyuncu Nubar Terziyan'ın ilk filmiymiş., bulursanız kaçırmayın derim. İyi okumalar & iyi seyirler!
 
"Henüz çooğumuz hayatın özünü anlayamayarak havada saadet, kuyu dibinde cennet arayan, birbirimizden keramet bekleyen, boş şeylere kapılan, vaatlere aldanan saf kimseleriz. Bu dünya henüz büyük komik Moliere çağından üç adım ileri gitmedi. Daima üstadın ebedi komedyanları tekrarlanıp duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti. Tarzlar başkalaştı. İnsanın mayası hep o maya... Kötüler daha kurnazlaştı. Birbirine zarar verme ilerledi. Fenalık büyüdü."

Not: Daha önce Hüseyin Rahmi'nin Mürebbiye ve Kuyrukluyıldır Altında Bir İzdivaç kitaplarından da bahsetmiştim, okumak isterseniz linklerini paylaşıyorum:

Mürebbiye:

10 Ağustos 2018 Cuma

Azrail'i Beklerken - Marjane Satrapi

Persepolis'i okuduktan sonra Marjane Satrapi'nin diğer eserlerini de okuma kararı almıştım, fakat bazı çizgi romanlarının Türkiye'de maalesef yeni baskıları bulunmadığını fark ettim. Orijinal adı "Erikli Tavuk" olan "Azrail'i Beklerken" kitabını bir kitabevinin tozlu raflarından bulabildim ancak "Dikiş Nakış" kitabının baskıları tükendiği için tek seçeneğiniz sahafları dolaşmak gibi görünüyor. Satrapi'nin kalemini ve kendine has üslubunu beğeniyorum.
 
"Meşhen'de oturan eski bir arkadaşım var. Hemen hemen her şeyi satıyor. Geçen ay onun evindeydim. Bir Yahya Tarı (stradivarius keman değerinde bir tar) edinmişti. Müzelik bir parça! eşsiz bir çalgı!!! Üstelik seni hiç canlı dinlememiş olmasına rağmen ateşli bir hayranın. Haber vermek için ona yazacağım... Mektup ulaşana kadar.. Yirmi gün içinde orada olabilirsen, harika olur! Mutluluğu orada bulacağına eminim."
 
Marjane Satrapi'nin Persepolis eseri hakkındaki yorumlarım için: