Powered By Blogger

30 Mart 2018 Cuma

Delifişek - Jose Mauro De Vasconcelos

Şeker Portakalı serisinin üçüncü ve son kitabı olan Delifişek'i de dün bir solukta bitirdim. Güneşi Uyandıralım kitabından sonra Delifişek hem çok kısa sürede bitti hem de Zeze'nin hayatının çok kısa bir dönemine değindi. Bu açıdan biraz üzüldüm çünkü Zeze'yi daha nice maceralar bekliyor gibiydi ve ben sonrasında neler yaşadığını gerçekten merak etmiştim. Serinin bu son kitabında Zeze artık yirmi yaşına gelmiş bir delikanlıdır ve hem okulu bitirememiş hem de ne iş yapacağına, hayatına nasıl yön vereceğine henüz karar verememiştir. Ayrıca eskisi gibi artık babasının kötü bir adam olduğunu da düşünmüyordur hatta babasını sevmeye bile başlamıştır. Fakat ergenliğinde yüreğinde taşıdığı sevgili kurbağası da yoktur ama Zeze'nin yalnızlığını paylaştığı, boş zamanlarında mutlulukla yanına koştuğu bir dostu vardır: deniz. Yüzmek Zeze için bir tutkudur, hatta yüzmeyi her şeyden vazgeçecek kadar çok sevmektedir. Tüm bu hengamenin içinde bir de aşık olduğu genç bir kadın vardır. Zeze'nin kendi halindeki dünyası zamanla içinden çıkılmaz bir hal alır, hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalan Zeze, artık kaçabileceği başka bir yer kalmadığında hayatta neyi istediğine karar verip harekete geçmesi gerektiğinin farkına varacaktır.
 
Son kitapta, hem hayatın zorluklarıyla yüzleştiği için hem de toplum baskısıyla biraz değiştiği için olsa gerek Zeze'de eski zengin hayal dünyasını ve samimi duygularını bulamadım. Aslında Zeze'yi tekrar okumak güzeldi ancak yaşadıkları artık o kadar gerçekçiydi ki okuyucu olarak ben de kendimle bir yüzleşme yaşadım diyebilirim. Kitabı en çok eleştireceğim nokta kısa sürmesiydi. Belirttiğim gibi, ben Zeze'nin hayatının Delifişek'ten sonrasını hala merak ediyorum, umuyorum ki Vasconcelos'un sandığından kitabın devamı yayınlanmamış olarak bulunur ve baskısı yapılır, başka ne diyebilirim ki :). İyi okumalar!
 
"Benim bir deli olmadığımı kim garanti edebilirdi! Derken içimi yine o sevinç kaplıyordu, o iyimserlik, o yaşama, sevme, yüzme isteği. Deniz. Güzelim deniz. Koskoca deniz. Hepsi benimdi. Ilık deniz, sabahları kumların üzerinde, suyun içinde. Öğle yemeğinde Carao'da. Potengi Irmağı, deniz yükselmiş, ırmak dolmuş, harika. Akşamın neredeyse yedisine kadar..."
 
Şeker Portakalı kitabı hakkında okumak için:

Güneşi Uyandılarım kitabı hakkında okumak için:

20 Mart 2018 Salı

Güneşi Uyandıralım - Jose Mauro de Vasconcelos

Birkaç yıl önce Zeze'nin ilk maceraları hakkında blogda bir yazı yayınlamış ve size bu yaramaz çocuğu tanıtmıştım (aşağıda link bulunuyor). İlk kitap olan Şeker Portakalı'nın devamı olan Güneşi Uyandıralım'da henüz beş yaşındayken tanıdığımız yaramaz Zeze'nin hayatının tamamen değiştiğini ve kendisinin yavaş yavaş büyümeye başladığını okuyoruz.  Ailesinin yanından alınarak on bir yaşındayken başka bir ailenin yanına okuması & yaşaması için evlatlık verilen Zeze yavaş yavaş büyüse de yaramazlığından pek bir şey kaybetmemiş gibidir. Beş yaşındayken kendisine Şeker Portakalı fidanını arkadaş edinen Zeze, evlatlık verildikten sonra yeni gittiği evde içindeki yalnızlık duygusunun da etkisiyle kendisine bir cururu kurbağasını arkadaş edinir. Yüreğinde yaşayan ve Adam adını verdiği kurbağası ile boş zamanlarında vakit geçiren Zeze'nin bir diğer dostu da arada bir kendisini ziyaret eden ve  babası yerine koyduğu hayali arkadaşı aktör Maurice Chevalier'dir. Yüreğinde yaşayan kurbağası ve zor zamanlarında dertleştiği hayali babasının yanı sıra Zeze'ye gerçek hayatta anlayış gösterenlerin sayısı oldukça azdır: Peder Fayolle ve evin aşçısı Dadada. İlk kitaptaki çocuk masumiyetini taşıyan Zeze bu kitapta da masumiyetinden herhangi bir şey kaybetmemiştir, yalnızca biraz daha büyümüş, biraz daha hayata dair bilgi edinmiş ve en önemlisi aşkı tanımıştır.

Zeze'nin içten ve masum hikayesini ilk okuduğum zaman çok dokunaklı bulmuştum fakat Güneşi Uyandıralım ilk kitaptan çok daha etkileyici geldi bana. Beş yaşındaki bir çocuğun masumiyeti yerini farkındalıkları daha yüksek, acıları ve yalnızlığı daha fazla ancak yine yüreği tertemiz saf bir ergen çocuğa bırakmış. Zeze'yi tekrar görmek bana kendimi iyi hissettirdi, bu nedenle serinin üçüncü kitabı olan Delifişek'i de en yakın zamanda okuyacağım. Herkese hayata bambaşka bir gözle bakan haylaz Zeze'nin hikayesini okumasını tavsiye ederim. İyi okumalar şimdiden.

"...Ama ben beni büyük sayan bir baba isterdim. Bana armağan verdiğinde, bunu hak etmediğimi söylemeyen biri. Bir Kızılderili kadının oğlu olduğumu unutan biri. Bir... Odama gelip bana iyi geceler dileyen bir babam olsun isterdim. Elini başına koyan bir baba. Odama giren, üstüm açılmışsa uyandırmamaya dikkat ederek üstümü örten. Bana iyi geceler dileyerek yanağımdan öpen."
 
Şeker Portakalı kitabı hakkında okumak için:

4 Mart 2018 Pazar

Vaiz / Teksas Yolları - Garth Ennis / Steve Dillon

Garth Ennis'in yazarlığını, Steve Dillon'un çizerliğini yaptığı bu yeni çizgi roman serisi yayınlandığı günden bu yana çok sevilmiş ve şu anda Türkçeye de çevrilmiş durumda. Aslında orijinal seri Amerika'da 1995-2000 yılları arasında 66'sı aylık nüsha olarak toplam 75 ayrı nüsha şeklinde yayınlanıp final yapmış. Sonradan aylık nüshalar 9 kitap altında toplanmış fakat Türkiye'ye Aralık ayında çevrilmiş. Aradan geçen zamana bakılırsa Türkçeye çok geç çevrildiğinden söz edebiliriz hatta henüz ikinci kitabın çevirisi bile bulunmuyor (merak edenler İngilizcesini temin edebilir). Çizgi roman okumayı çok sevdiğim için serinin ilk kitabını (Teksas Yolları) aldım ve bu hafta okudum. Aslına bakarsanız her ne kadar hikaye çok ilginç ve aksiyon dolu olsa da, Sandman serisinden sonra bende çıta biraz yukarıda olduğu için yalnızca "güzel" bulduğumu belirtmekle yetiniyorum. Hikayeden kısaca bahsetmek gerekirse; kitabın asıl karakteri olan "Vaiz" (Jesse Custer) küçük bir kasabada rahiplik yapmakta ancak son zamanlarda hayatındaki her şeyi ve inancını sorgulamaktadır. Bir gün ilahi bekçilerinin elinden kaçan yarı melek ve yarı şeytandan oluşan Yaratılış kendisiyle birleşince hayatı tamamen değişir. Bu sırada tesadüfen karşılaştığı eski sevgilisi Tulip ve onun vampir arkadaşı Cassidy ile birlikte Tanrı'yı bulmak için yollara düşerler. Teksas'ta başlayan yolculuk New York'un arka sokaklarına kadar uzanacaktır.

Kara mizah türünün sevilen örneklerinden sayılan Vaiz Serisi ilk yayınlandığından bu yana büyük ilgi görmüş ve ilgiyle takip edilmiş. İlk serideki hikayenin okuyucuyu merakta bırakacak şekilde sona ermesi ve hikayede bazı açık noktalar oluşturarak çözülmesi gereken olayları sonraya ertelemesi nedeniyle ben de devamı kitapları ilgiyle takip edeceğim. Hikayenin başlangıcı fena değil, yine de çizgi roman sevenlere öncelikle Sandman'i tavsiye ederim.

"Garth Ennis Vaiz'le birlikte Alan Moore, Neil Gaiman gibi efsanelerin arasına katılıyor. Steve Dillon'ın cizimleri de bu macerayı bir ust seviyeye tasıyor. Sinemaya gitmekten cok daha keyifli." (Kevin Smith)