
Hüseyin Rahmi'nin sofu karakteri üzerinden aktardığı hikayenin anlatımı çok akıcı ve karşılıklı dialoglar şeklinde ilerliyor. Bu tarzıyla ve trajikomik hikayesiyle kitap, Fransız oyun yazarı Moliere'in tarzını anımsatıyor. Bu nedenle midir bilemiyorum, Hüseyin Rahmi kitabın sonunda konuyla alakalı yazdığı birkaç sayfalık didaktik denemesinde Moliere'e de gönderme yapmış ve günümüzde hala rahatlıkla gözlemleyebileceğimiz aldatma/aldatılmaya dair bazı toplumsal konulara eleştiri getirmiş. Bunlardan ayrı olarak Efsuncu Baba'yı okurken öğrendiğim güzel bir konuyu da paylaşmak isterim, 1949 yılında kitabın hikayesi Aydın Arakon'un yönetmenliğinde sinemaya aktarılmış. Ben filmi herhangi bir kaynakta bulup izleyemedim ancak tonton yanaklı Ermeni oyuncu Nubar Terziyan'ın ilk filmiymiş., bulursanız kaçırmayın derim. İyi okumalar & iyi seyirler!
"Henüz çooğumuz hayatın özünü anlayamayarak havada saadet, kuyu dibinde cennet arayan, birbirimizden keramet bekleyen, boş şeylere kapılan, vaatlere aldanan saf kimseleriz. Bu dünya henüz büyük komik Moliere çağından üç adım ileri gitmedi. Daima üstadın ebedi komedyanları tekrarlanıp duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti. Tarzlar başkalaştı. İnsanın mayası hep o maya... Kötüler daha kurnazlaştı. Birbirine zarar verme ilerledi. Fenalık büyüdü."
Not: Daha önce Hüseyin Rahmi'nin Mürebbiye ve Kuyrukluyıldır Altında Bir İzdivaç kitaplarından da bahsetmiştim, okumak isterseniz linklerini paylaşıyorum:
Mürebbiye:
https://mahrem-i-esrar.blogspot.com/2016/04/murebbiye-huseyin-rahmi-gurpnar.html
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç:
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.