
Kitap çok hüzünlü. Pek çok yerde gözlerim dolarak okudum. Zeze'nin saf, masum soruları bazı yerde beni gülümsetti ("Sizce, gelecek hafta büyümüş olur muyum?"). Ayrıca Zeze yaramazlığının da farkındaydı ("Vaftiz babam şeytan beni avucuna aldı mı, yaramazlık yapmaktan güzEl şey olamazdı..."). Aslında henüz beş yaşındaki Zeze, şu an pek çok ebeveynin önem vermediği bir konuya kendisi dikkat ediyordu: küçük çocuklara doğru kelimeleri öğretmek! Anne-babaların konuşmaya başlayan çocuklarına saçma sapan kelimler öğretmeleri benim hiç hoşuma gitmez. Çocuklarla tamamen düzgün ve akıcı bir dille konuşulmasından yanayım. Zeze de 3 yaşındaki kardeşi ile konuşurken telaffuzundan kendisinin de emin olmadığı kelimeleri kardeşi yanlış öğrenmesin diye seçmiyordu ("Küçük kardeşime sözcükleri yanlış öğretmemeliyim!"). Çok sevdiğim bu kitabı okumamış herkese mutlaka tavsiye ederim.
"Ağlama yavrum, dedi. Hep böyle duygulu bir çocuk olarak kalacaksın, pek çok ağlama fırsatı bulacaksın hayatta."
".....babanı mı öldüreceksin? 'Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek...Ve bir gün büsbütün ölecek."
"...Yiyecek bir şeyler götürürüz. En çok ne istersin? 'Her şeyi severim. Evde yiyecek bir şey bulduğumuz zaman sevmeyi öğrendik."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.