Sabahattin Ali'yi "Kürk Mantolu Madonna" sını okuduğumdan beri çok seviyorum. Bütün kitaplarını okuma isteği var içimde. İlk olarak bu şiir kitabı dikkatimi çekti, aldım. Bir çırpıda bitti :). Bu kitap şairin "Dağlar ve Rüzgar", "Kurbağanın Serenadı" ve "Öteki Şiirler" şiir kitaplarının birleşimi. Şiirlerinin büyük kısmı yalın bir Türkçe ile ve hece ölçüsü ile yazılmış. Kitabın sonunda bazı yazıları ve şiirleri yer alıyor ki aruz ölçüsüyle ve oldukça zor anlaşılır bir Osmanlıca ile yazılmış. Bu kısmı biraz gözardı ettim maalesef.
Şiirlerinde biraz kırılganlık var Sabahattin Ali'nin. Umutsuzluk, yalnızlık, hüzün ve doğa sevgisi var. Doğa sevgisi de çaresizliğinden ve yalnızlığından ileri geliyor gibi. Hapishanede yazdığı şiirleri de biraz isyankar. Aslında, şiirlerinden Sabahattin Ali'nin tüm gelgitleri ve karasızlıkları anlaşılıyor. İnsanlara kırgınlığını "Bir gün kadrim bilinirse / İsmim ağza alınırsa / Yerim soran bulunursa / Benim meskenim dağlardır." dizelerinden, mutsuzluğunu "İçiliversem dem gibi / Kırılıversem cam gibi / Şamdanda yanan mum gibi / Sabahı görmeden bitsem." dizelerinden ve "Ne kadar boşmuş hayat / İşte, bana birkaç hat / İhtiyarladın diyor." dizelerinden, karamsarlığını "Ekmeğim bahtımdan katı / Bahtım düşmanımdan kötü / Böyle kepaze hayatı / Sürüklemekten yoruldum." dizelerinden (adamı intihara sürükler bu şiir) anlayabiliyoruz. Kitapta onlarca örnek bulabilirsiniz. Yazdıklarım benim paylaşmak istediklerim. Kurbağanın Serenadı bölümünde bazı şiirleri ilan-ı aşk içeriyor ancak sevgiliyi övmekten çok benim sevmeye hakkım yok ben kimim ki der gibi :). Ayrılık şiirleri de var ama daha ziyade sevmekten vazgeçtiğini vurguluyor Sabahattin Ali: "Kendimi aldırdım gama / Yerleştin kaldın kafama / Unutmak istedim ama / Yar seni unutamadım." Kurbağanın Serenadı'ndan: "Bir paçavra yırtıldı kamışlar arasında / Bak sevgilim haddini bilmeyen bir kurbağa / Başladı yosunlarda serenat çalmaya /...../ Fakat senin karşında bu ne kadar küstahlık / Bir kere kendisine bakmıyor mu bu alık? / Nasıl açıyor sana gönlünün yarasını?"
Sabahattin Ali'nin şiirleri üzerine sayfalarca yazı yazılır aslında. Ben kitabını okumanızı tavsiye ederek gerisini sizin tespitlerinize bırakmak isterim. En sevdiğim şiiri "Çakır"ı da beğeninize sunarak:
"Altın saçlarını sıkıca tarar / Sonra iki örgü yana bırakır / Ayağında pembe dallı mor şalvar / Taze gelin gibi süzülür Çakır...
........
Çakır'sız olamaz hiçbir eğlence / Herkesin gönlünü kaplar çünkü sis / Bazen mal olsa da iki üç gence / Yine Çakır'ını ister her meclis...
Geniş meydanlarda yakılır çıra / Çakır nazlı nazlı dokunur defe / Süt gibi rakıyı sunar Çakır'a / Gür bıyıklı ateş gözlü bir efe...
......
Çakır yılan gibi döner kıvrılır / Sırma saçlarında fildişi tarak / Tabanca çekilir bıçak sıyrılır / O döner elini şakırdatarak...
Yalnız bazı kere taze gelinler / Bize kocamızı ver diye inler / O zaman Çakır'ın gözü doludur / O zaman gözünün önüne gelen / Cepheden şehitlik alıp yükselen / İncecik bıyıklı bir yavukludur..."
Sabahattin Ali'nin şiirleri üzerine sayfalarca yazı yazılır aslında. Ben kitabını okumanızı tavsiye ederek gerisini sizin tespitlerinize bırakmak isterim. En sevdiğim şiiri "Çakır"ı da beğeninize sunarak:
"Altın saçlarını sıkıca tarar / Sonra iki örgü yana bırakır / Ayağında pembe dallı mor şalvar / Taze gelin gibi süzülür Çakır...
........
Çakır'sız olamaz hiçbir eğlence / Herkesin gönlünü kaplar çünkü sis / Bazen mal olsa da iki üç gence / Yine Çakır'ını ister her meclis...
Geniş meydanlarda yakılır çıra / Çakır nazlı nazlı dokunur defe / Süt gibi rakıyı sunar Çakır'a / Gür bıyıklı ateş gözlü bir efe...
......
Çakır yılan gibi döner kıvrılır / Sırma saçlarında fildişi tarak / Tabanca çekilir bıçak sıyrılır / O döner elini şakırdatarak...
Yalnız bazı kere taze gelinler / Bize kocamızı ver diye inler / O zaman Çakır'ın gözü doludur / O zaman gözünün önüne gelen / Cepheden şehitlik alıp yükselen / İncecik bıyıklı bir yavukludur..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.