Daha önce Tezer Özlü'nin herhangi bir kitabını okumamıştım, bu nedenle Türk edebiyatının nostaljik prensesi olarak tanınan yazarın bu kitabına bu hafta sonu biraz vakit ayırdım. Zaten kısa bir eser olduğu için okuyup bitirmekte çok zorlanmadım. Yazar kitabı dört bölüme ayırmış; ev-okul-konser-yeniden Akdemiz şeklinde. Zaten bir anlamda konu başlıkları ilgili bölümde ne anlatıldığına dair fikir veriyor. Yazarın ev ve okul anıları sanki sanrılar gören birinin hezeyanları gibi anlatılıyor, bazı yerlerde kim erkek kim kadın anlaşılamıyor. Yazar çocukluk ve lise anılarını öyle bir anlatıyor ki, sanki şu anda günlük hayatında karşılaştığı her şeyde çocukluğunu buluyor gibi. Benim en çok beğendiğim bölüm Yeniden Akdeniz'de anlattığı son bölüm oldu (Ağustos 1979'da yazılmış). Hem güneşin sıcaklığını hem de Antalya'nın yazı geçirdiği köyünü çok güzel tasvir etmişti. Kitabın tümüne yayılan soğuk ve hüzün sanki bu bölümde kendini yumuşamaya bırakmış gibiydi. Antik tiyatronun (muhtemelen Aspendos) en üst basamağına oturup güneşin doğuşunu beklediği anı kendisiyle beraber ben de yaşamak istedim. Güneşin Toros'lardan yansıyan renklerini, havanın yavaş yavaş ısınmasını ve denizin mavi rengini anlattığı satırlar bende memleket özlemi yarattı. Binlerce yıl insanların beklediği güneşin doğuş anını şimdi kendisinin beklediğini belirtmesi için ufkumda başka bir kapı açtı diyebilirim. Aspendos'a bir sonraki ziyaretimde sanırım her şeye bambaşka bir gözle bakacağım.
Kitabın arkasında yazdığı gibi yazarın romanı, yaşamın yalnızca başlangıcını oluşturmakla kalmıyor, sürekli dönülen, belki de hiç çıkılamayan çocukluğunu yansıtıyor. Herkes böyle yaşamadı mı çocukluğunu? Sadece Tezer Özlü yaşadıklarını çıkıp yazacak kadar cesur. İyi okumalar!
"Bu denli çözümsüz, dış olgulara bağımlı bir yaşamın içinde olmamak ne büyük mutluluk. O esir. Her gün yaşlanmaya, her gün kafasından ve gövdesinden bir şeyler yitirmeye esir. Her gün gelişen, her gün büyüyen, tüm çağlara varan bir bağımsızlığın, nesnelere dayanmayan bir özgürlüğün mutluluğuna hiç varmayacak. Anadili bile gelişmemiş. Düşünceleri, insan varoluşunun gerçeğini kavramaya yeterli değil."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.