Polisiye kitaplarına alıştığımız Ahmet Ümit'den bir masal kitabı mı? Bu aralar hem kolay okunur kitaplar tercih etmek istemem hem de masala olan özel ilgim sebebiyle, yazmayı istediğim kitabı buldum: Masal Masal İçinde. Adından da anlaşılacağı üzere, kitapta bir yerden başlayan ancak içi içe örülmüş altı adet masal bulunmakta. Bu masalları Ahmet Ümit'in annesine yıllar yıllar önce bir masalcı anlatmış (o zamanlar çocuklara masal anlatan masalcılar varmış) ve Ahmet Ümit de annesinden dinlediği bu masalların "güzeliğindeki giz, çarpıcı kurguları ve içeriğindeki yoğun anlam" dan çok etkilenerek büyük bir keyifle yazıya dökmüş: "İnsanoğlunun kişiliğindeki temel özellikleri öylesine gerçekçi bir biçimde gözler önüne seriyordu ki, bu anlatım karşısında hayranlık duymamak olanaksızdı." Biz büyüklerin masallardan da bazı dersler alabileceğine inananlardanım. Ayrıca masal okumak bana çok keyifli gelir, yepyeni bir fantastik dünyaya girmişsiniz gibi. Kitap, övünmeyi pek seven iyi yürekli bir padişahın vezirinin uyarısıyla halkın içine karışmasıyla başlıyor ve padişahın karşılaştığı birbirinden ilginç anlatacak hikayeleri olan insanların anlatılarıyla devam ediyor (şapkacının anlattıkları, müezzinin anlattıkları, dem,ircinin anlattıkları, kuyumcunun anlattıkları ve köradamın anlattıkları). Herkesin kendi hikayesi merak uyandırıyor ve her hikayeden alınacak çok ders var. Bu aralar bu masal olayına taktım, hadi hayırlısı :) Masal severler, umarım yakında görüşeceğiz, iyi okumalar!
Hiçbir şey, iyi bir kitap kadar keyif vermez, heyecanlandırmaz, ilham vermez, teşvik etmez, eğitmez, büyülemez veya eğlendirmez ❤ ❤
27 Eylül 2013 Cuma
24 Eylül 2013 Salı
Yakın - Oruç Aruoba
Hala kendimi kitaplar konusunda toplayabilmiş değilim. Yine uzun süre bir şeye odaklanamıyorum. Ne oldu sıkıldım mı acaba? :) Bu nedenle yine bir şiir kitabı, yeni bir şiir kitabı. Şairlerin şiirlerini bir resim tablosu gibi incelemek hoşuma gidiyor. Okuduğum şiirlerinden yola çıkarak o şairi bir ressamla özdeşleştirmek... Oruç Aruoba aslında bir Picasso olabilirdi resim yapsaydı. O derece anlaşılmaz :). Aslında bu durumun sebebi kanaatimce Oruç Aruoba'nın bir felsefeci olması. Kitap üç bölümden oluşuyor: yakın - ateş yakana kılavuz - kut arayana kılavuz. Kitabın muhtelif yerlerinde bazı felsefik yazılar var ki, beni benden aldı: "Ateş, yakabileceği her şeyi yakana dek yanar - ancak o zaman söner..." Kut arayana kılavuz bölümü çok ilginç gerçekten. Ateş gibi değil, Kut'a herkes farklı bir anlam yükleyebilir: "Kut hiç eksik kalmasın istediğindir - hiç eksik olmasın istediğin...". "Kut, birden, şaşırarak bulduğun, ve nereye - ne yerine- koyacağını bilemediğindir - incecik, ışıltılı bir tel saç gibi...". "Kut, bir şey söyleyemediğindir - işte: seni susturan...". ve buna ilişkin olarak yazılan en güzel (benim aklımda beliren kut) hakkındaki şiir: "Kut aramaktan vazgeçmediğindir - beklemekten vazgeçmediğin - kut bulamadıkça aradığındır - gelmedikçe beklediğin."
"İsteyerek ölen kişi ile istemeden ölen insan
arasında, temelden, köten bir fark vardır
İlki her şeyin ötesine geçmiş olmakla huzurludur
ötekiyse, hiçbir şeyi çözememiş olmakla, huzursuz
'bitmeyen sükunlu gece' ile 'kabir azabı'
arasındaki fark da bu farkta yatsa gerek..."
"İsteyerek ölen kişi ile istemeden ölen insan
arasında, temelden, köten bir fark vardır
İlki her şeyin ötesine geçmiş olmakla huzurludur
ötekiyse, hiçbir şeyi çözememiş olmakla, huzursuz
'bitmeyen sükunlu gece' ile 'kabir azabı'
arasındaki fark da bu farkta yatsa gerek..."
12 Eylül 2013 Perşembe
Dokuza Kadar On - Özdemir Asaf

"Yaşamak değil / Beni bu telaş öldürecek."
"Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / Birinciliği beyaza verdiler."
"Bir kelimeye / Bin anlam yüklediğim zaman / Sana sesleneceğim."
Dokuza Kadar On:
"Önce hepsini yazdım, sonra hepsini çizdim,
Yazıp çizdiklerimden çıktı bir kara resim,
Baktım, orada bir bir duruyor sevdiklerim.
Bakıyorlar ardından, yazıp çizdiklerimin,
O, yazarken ya da çizerken bilmediğim ..
Bilmeden yazdıklarım, bilmeden çizdiklerim.
Beni çizdi sonunda, yazıp da çizdiklerim.
Bana gülüyor şimdi yitip yitirdiklerim..
Çizilmemiş olanlar, yazmayıp bildiklerim.
Ah 'bilip ettiklerim, bilmeyip ettiklerim.'"
4 Eylül 2013 Çarşamba
Deli Dolu Bir Yaz - Toni Blake

Kitabı ilk okumaya başladığımda, yazarın bir erkek olduğunu düşünmüştüm ancak okumaya devam ettikçe böyle bir kitabın yalnızca bir kadın tarafından yazılabileceğinden neredeyse emin oldum (Kaldı ki öyleymiş). Kitapta bol bol seksle ilgili bölümler vardı ve her şeyin ardındaki "duygusallık" arayışı, "tam olarak ne istediğimi bilmiyorum" mesajları ve yaşanılan gel-git'ler ancak orta yaşın üzerinde bir kadının kaleminden çıkabilirdi. Biraz sınıflandırmış gibi oldum, kusura bakmayın ama New York kadınlarının "cinsel fantezilerini hikayeleştirme" akımından artık sıkılmaya başladım. Ve inanır mısınız bu ayrıca Destiny adında bir serinin ilk kitabıymış, şaşırdınız değil mi?
"Jenny Tolliver hayatının her döneminde iyi bir kız olmuştu ama bu ona hiçbir şey kazandırmamıştı. İşte şimdi de ilk aşkıyla yaptığı evlilik, adi bir aldatma hikayesiyle sona ermişti. Destiny, doğup büyüdüğü, göl kıyısındaki o mükemmel kasaba ona kucak açabilirdi. Orada, aklındaki bütün soruların cevaplarını aramaya başlayacak ve kendine yeni bir yol çizmeye çalışacaktı."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)