Daha önce şairin herhangi bir şiir kitabını okumamıştım ancak birkaç şiirinin hatrına İlhan Berk'i severdim. Sadık Albayrak'ın "ot şairi" olarak nitelendirip eleştirmesinden sonra, kendisini biraz daha merak ettim. "Bir Yeryüzü Tanığı"nda şairin tanınan şiir kitaplarından bazı şiirler alınarak bir derleme yapıldığından, şairi tanımak için bu kitapla başlamak iyi fikir. Bu kitapta şairin değişik zamanlarda yazdığı şiirleri arasındaki (ki kendisi 1918-2008 yılları arasında yaşadığı için şiir yazacak bol bol vakti olmuştur) hem konu hem de tarz olarak mevcut olan farklar kolayca fark edilmektedir. Bir cümle İlhan Berk'i en iyi tanımlar: Her şey şiire dönüştürülmek için vardı zaten, defalarca söylediği gibi: taşlar, ağaçlar, sebzeler, otlar, sular, gök, kentler, aşklar, yanızlık ve hatta kendisi... Her şey... Şair Anadoluda gezdiği şehirlerden, denizden, taştan, balkondan daha doğrusu gördüğü/gözlemlediği her şeyden şiirlerini yazarken faydalanmıştır. Ancak açıkçasını söylemek gerekirse, bazı şiirleri çok sevip, içten bulsam da, bazı şiirlerinden de bir o kadar hoşlanmadım. Belirli bir sebebi yok aslında, yalnızca imgeleri çok kullanmış olması buna etken olabilir. Resim sanatına ilgi duyan birisi olarak, bu tarzdan hoşlanmam gerekirdi (İlhan Berk de aynı zamanda ressamdır) ancak çevresindeki her şeyi ilk kez görüyormuş gibi anlatması, pek çok kez anlatması belki bir noktada bana sıkıcı gelmiş olabilir. Ressamlığına gelince, hayatının son dönemlerinde kendisini resim yapmaya adayan şairimiz, bu durumu yazmanın mutsuzluk olduğu (Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz), resim yapmanın ise onu bu melankoliden çıkardığı şeklinde yorumlamıştır (...yazmak eyleminden kurtulduğum, mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak). Gerçekçi! :)
Behçet Necatigil tarafından "Şiirimizin Evliya Çelebisi" olarak tanımlanan bu şairi bir tanıyın derim. Yaşadığı çevreyi nasıl gözlemlediğini inceleyerek yaşadığınız çevreyi daha farklı gözle görmeye başlayabilirsiniz: "Herkese ait bütün aşklar yataklarda yaşanır / Ben dünyanın bütün yataklarına izinsiz giriyorum."
.....
Yanmış ve yakılmış şehirlerimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi
Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı
O gün dünyayı ve insanları tanıdım
O gün ayağımın dibindeki şehirde ağlamayı öğrendim.
--------------------------
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
Behçet Necatigil tarafından "Şiirimizin Evliya Çelebisi" olarak tanımlanan bu şairi bir tanıyın derim. Yaşadığı çevreyi nasıl gözlemlediğini inceleyerek yaşadığınız çevreyi daha farklı gözle görmeye başlayabilirsiniz: "Herkese ait bütün aşklar yataklarda yaşanır / Ben dünyanın bütün yataklarına izinsiz giriyorum."
.....
Yanmış ve yakılmış şehirlerimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi
Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı
O gün dünyayı ve insanları tanıdım
O gün ayağımın dibindeki şehirde ağlamayı öğrendim.
--------------------------
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.