Kitapta Suudi Arabistan'da bir yıl geçiren Müslüman bir kadın doktorun bu görevi sırasında edindiği tecrübeler ve Suudi Arabistan anıları anlatılmaktadır. Doktor Qanta Ahmed Pakistan asıllı bir İngiliz vatandaşıdır ve iyi bir tıp eğitiminin ardında Amerika'da uzmanlık alarak ünlü hastanelerde çalışmıştır. Ancak Amerika'da oturma izni yenilenmeyince ve Suudi Arabistan'da Kral Fahad Ulusal Savunma Hastanesinden oldukça dolgun bir maaşla kendisine doktorluk teklif edildiğinde, dışarıdan gizemli görünen bu ülkede biraz zaman geçirmenin kötü bir fikir olmadığını düşünür (kapitalist dünya). Ülkeye adım attığı andan itibaren eğitimli, birkaç dil bilen, tanınmış bir uzman doktor olmasına rağmen üzerinde taşıdığı "bayan" kimliğinden dolayı Suudi Arabistan'da nasıl görmezden gelindiğini fark eder. Aslında, Qanta yine şanslıdır. Zira çalıştığı hastane ülkenin en büyük ve kraliyet ailesinin de tedavi edildiği, Ortadoğu'nun ünlü doktorlarının çalıştığı bir hastanedir ve askeri bölge içinde yer aldığından, bulunduğu sınırlar içinde rahatça davranıp yaşayabilmektedir. Ancak askeri bölgenin sınırları dışına çıktığı anda karşılaştığı yoğun baskı oldukça rahatsız edicidir: çarşaf giyme mecburiyeti, yalnız taksiye binememe, ahlak polisleri tarafından sürekli sorgulanma, akrabası veya kocası olmayan bir erkekle kamuda görüşememek vb. Açıkçası Qanta bulunduğu bu değişik ortamı çok iyi gözlemlemiş ve kitapta güzel tespitler yapmış: "Kocam peçesiz olmama müsaade ediyor" Nasıl yani, bu kadın ahlak polisine kendi otoritesini değil başka bir erkeğin otoritesini sunuyordu!
Kitapta gördüğüm kadarıyla son zamanlarda Suudi Arabistan'da kadınların sosyal hayata ve çalışma hayatına dahil olması için ilerlemeler kaydedilmekte ve bazı eğitimli ailelerden gelen veya eğitim almış erkekler de buna canı gönülden destek vermektedir. Ancak, benim dikkatimi çeken bir nokta, Qanta'nın meslektaşı olan Suudi kadın doktorların "hepsinin" çok zengin ailelerden gelmiş olduğu ve İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri veya Kanada'da tıp eğitimi almış olduklarıdır. Qanta bu konuya değinmedi ancak tahminimce halihazırda Suudi Arabistan'da yalnızca zengin ailelerin kızları iyi bir eğitim alabilmektedir. Ayrıca Suudiler kendilerinden olmayanlara karşı (özellikle Güney Asyalı, koyu tenli veya daha sefil Arap ülkelerinin vatandaşları) küçümseyici davranışlara sahipler. Pakistan kökenli Qanta da birkaç yerde bu faşist davranıştan nasibini alıyor. İçeriden asla bilemeyeceğimiz bir ülke hakkında oldukça bilgi veriyor bu kitap. Tek diyebileceğim, Qanta'nın anlattıkları buz dağının görünen kısmı. Kanımca Suudi Arabistan'da kadın olmak bu kitapta anlatılandan daha da fazlası.
"Suudi ve Arap meslektaşlarımın gözünde garip bir varlıktım ben. Kadın bedeninde erkek, Müslüman adı altında bir Batılıydım. Belirlenmesi imkansız bir konumum vardı."
Merhaba,
YanıtlaSilÇok hoş bir blog... Bloğunuzun takipçisiyim bundan böyle :)
Görüşmek üzere... Sevgiler...
Teşekkür ederim, her zaman beklerim =)
Sil