Bir kitaptan son birisi size hayatını anlatıyormuş gibi sıcak ve samimi bir eser bu! Nejat İşler deneyimli bir yazar değil tabi, kendisinden harika bir iş beklememek lazım ancak anılarını anlattığı bu kitabı hem akıcı hem de eğlenceli buldum. Hepimizin hikayesinden bir parça taşıyor bu kitap. Çocukluğunu anlatırken, okul yıllarını anlatırken, sinemeya nasıl giriş yaptğını, ilk aşkını, tatil anılarını anlatırken kendimizden tanıdığımız bir hikayeye rastlamamak mümkün değil. Eyüp'te muhafazakar bir dedenin torunu ve orta yolcu bir ailenin Necat isimli çocuğu olarak başlayan hayatı Anadolu Lisesine başlamasıyla İstanbul'da devam eder. Peki Eyüp İstanbul'da değil mi? Daha önce Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın isimli kitabında da fark ettiğim üzere eskiden (30-40 yıl önce) yalnızca bazı merkezi yerler İstanbul olarak adlandırılıyor, ilçelerde yaşayan insanlar merkeze inmeyi "İstanbul'a gitmek" olarak değerlendiriyorlar. Bu açıklamayla, liseyi kazanarak İstanbul'a gelen Nejat İşler işte o zaman fark eder dünyada ne kadar farklı insanların yaşadığını. Liseden üniversite yıllarına uzanarak oyunculuk kariyerine bir şekilde giriş yapar (bu arada aslında en sevdiği şeyin kitaplar olduğunu ve hayatının ilk dönemlerinde kitap satarak yaşamını sürdürdüğünü öğreniyoruz). Tezgah adındaki bu sahaf anılarından askerlik anılarına, hangi filmlerde ve dizilerde nasıl başladığından gezetelerde okuduğumuz hastalık dönemine doğru hızlı bir hikaye okuyoruz devamında. Şimdi kötü alışkanlıklarını terk ederek Gümüşlük'e yerleşen ve Gümüşlükspor'un kulüp başkanlığını yapan Nejat İşler'e hayatının geri kalan döneminde başarılar dilemekten başka ne yapabiliriz?
Hayat gerçekten beklenmedik sürprizlere gebe, hani eski bir şarkıda olduğu gibi beş dakikada değişiyor her şey. Nejat İşler de bu hikaye ile sürekli değişen hayatını anlatıyor bize. Yazar olarak da bir iddiası olmadığı için yazdıkları ile ilgili bir eleştirim yok, yalnızca Gülbeyaz dizisinden bahsetmemesine üzüldüm. Zira çıkış yaptığı bir projeydi ve biz kendisini bu dizi ile tanıdık, hiç anısı yok muydu acaba bu diziye ilişkin?
"Bu arada babamın dizilerle ilgili çok iyi bir lafı var. Hayatımda duyduğum en güzel tespit: 'Dizileri, insanlar hayatlarına alıyor ancak dizilerde kötü karakterler hiç ölmüyor. İyi karakterler sürekli ölüyor ama dizi bitse bile kötü karakterler hala yaşıyor. Filmde ölüyor ama dizide ölmüyor. Millet de kötüler ölmüyor diye düşünüyor.'"
Hayat gerçekten beklenmedik sürprizlere gebe, hani eski bir şarkıda olduğu gibi beş dakikada değişiyor her şey. Nejat İşler de bu hikaye ile sürekli değişen hayatını anlatıyor bize. Yazar olarak da bir iddiası olmadığı için yazdıkları ile ilgili bir eleştirim yok, yalnızca Gülbeyaz dizisinden bahsetmemesine üzüldüm. Zira çıkış yaptığı bir projeydi ve biz kendisini bu dizi ile tanıdık, hiç anısı yok muydu acaba bu diziye ilişkin?
"Bu arada babamın dizilerle ilgili çok iyi bir lafı var. Hayatımda duyduğum en güzel tespit: 'Dizileri, insanlar hayatlarına alıyor ancak dizilerde kötü karakterler hiç ölmüyor. İyi karakterler sürekli ölüyor ama dizi bitse bile kötü karakterler hala yaşıyor. Filmde ölüyor ama dizide ölmüyor. Millet de kötüler ölmüyor diye düşünüyor.'"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.