İnsanı sıkmadan ilerleyen ve polisiye konusuyla sürükleyici olan bir kitap, ancak ben iyi kurgulanmış veya yeterince doyurucu bir eser olmadığı kanaatindeyim. Kitap bir dönem ilgi çekmiş olabilir, muhtemelen bunun sebebi de kitabın adıdır. Adının çok etkileyici olduğunu kabul etmek gerek. Onun dışında basitçe kurgulanmış bir hikaye vardı, zira Türk polisiyesi olduğundan karmaşık ilişkiler ve zeki oyunlar göremedim (Bu yazar özelinde demiyorum, zaten geleneğimizde yok, o yüzden). Hatta kitabın etkileyici başlaması ve ortalarda biraz heyecanı yükseltmesi sonucu, sandım ki güzel bitecek. Aslında kitap sonuna doğru yaklaşırken, hala bir aksiyon yok nasıl çözülecek bu olay diye biraz şüphelenmedim değil. Kendimi hazırlamama rağmen, sonunda yine hüsrana uğradım. Kitapta olaylar istihbarattan emekli ve eski bir satranç şampiyonu olan "kahramanın" (adı verilmiyor, biz X diyelim) bir gün ilginç bir teklifle karşılaşması ile başlıyor. On yıl çalıştığı istihbarattan kovulurcasına emekli olan ve eşinin de kendini terk etmesiyle iki yıl arkadaşı Cengiz'in "41" isimli barında takılan X'in hayattan artık pek beklentisi kalmamıştır. Dolayısıyla bir gün genç ve güzel bir kızın (Aslı Çınar) babasını ölü ya da diri bulması için kendisine büyük bir para teklif etmesiyle bir anlamda hayatına heyecan gelir. Buradan sonrası daha çok "flashback"lerle (anımsamalarla) geçiyor maalesef, polisiye anlamında bir ilerleme tespit edemedim. Zaten daha henüz yolun çok başındayken de, bir anlamda her şeyin sonu geliyor.
Kitap bu bakımdan yaratıcı; her polisiye kitap hayret verici bir kurguya veya rahatlatıcı bir sona sahip olmak zorunda değil. Ancak okuyucu olarak yine de olayların çözülmesi gibi bir beklentim vardı. Ancak gördüğüm kadarıyla "Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum" adında devamı bir kitap da mevcut, ayrıca okuyucu yorumları ikinci kitap için daha olumlu yönde. O nedenle, belki uygun bir zamanda, ikinci kitabı da okuyabilirim (açıkçası ikinci kitaptan beklentim büyük).
Kitapta dikaktimi çeken birkaç hususu da paylaşmak isterim. İlk olarak Ahmet Ümit'in "Komiser Nevzat"ı ile "Behzat Ç."ye bazı göndermeler yapılıyor. Bununla beraber, yakın dönem Türkiye'sinin karanlık tarafları da eleştiriliyor. Bir de şu "Cengiz'im" ifadesi... Bir erkek başka bir erkeğe neden iyelik bildiren şekilde seslenir ki? Ben itici buldum açıkçası. Sonuç olarak, okuyucuyu yormayan akıcı kitapları okumayı seviyorsanız, bu kitabı okuyabilirsiniz. Belki de seversiniz :)
"Bir kadın, bir yıldan beri pineklediğim barda beni bulmuş ve kayıp babasını aramam için iki yüz bin lira teklif etmişti... İşi kabul ettim, çünkü beş parasızdım ve kadın çok güzeldi... Üstelik her geçen gün daha da çürüyen içimdeki adamı da kurtarabilirdim belki..."
Kitap bu bakımdan yaratıcı; her polisiye kitap hayret verici bir kurguya veya rahatlatıcı bir sona sahip olmak zorunda değil. Ancak okuyucu olarak yine de olayların çözülmesi gibi bir beklentim vardı. Ancak gördüğüm kadarıyla "Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum" adında devamı bir kitap da mevcut, ayrıca okuyucu yorumları ikinci kitap için daha olumlu yönde. O nedenle, belki uygun bir zamanda, ikinci kitabı da okuyabilirim (açıkçası ikinci kitaptan beklentim büyük).
Kitapta dikaktimi çeken birkaç hususu da paylaşmak isterim. İlk olarak Ahmet Ümit'in "Komiser Nevzat"ı ile "Behzat Ç."ye bazı göndermeler yapılıyor. Bununla beraber, yakın dönem Türkiye'sinin karanlık tarafları da eleştiriliyor. Bir de şu "Cengiz'im" ifadesi... Bir erkek başka bir erkeğe neden iyelik bildiren şekilde seslenir ki? Ben itici buldum açıkçası. Sonuç olarak, okuyucuyu yormayan akıcı kitapları okumayı seviyorsanız, bu kitabı okuyabilirsiniz. Belki de seversiniz :)
"Bir kadın, bir yıldan beri pineklediğim barda beni bulmuş ve kayıp babasını aramam için iki yüz bin lira teklif etmişti... İşi kabul ettim, çünkü beş parasızdım ve kadın çok güzeldi... Üstelik her geçen gün daha da çürüyen içimdeki adamı da kurtarabilirdim belki..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.