Powered By Blogger

8 Ocak 2015 Perşembe

Brida - Paulo Coelho

Tarz olarak diğer Paulo Coelho kitaplarından farklı olmasa da, daha çok beğenerek okuduğum kitapları olmuştu diye düşünüyorum. Belki de ilk kitaplarından birisi olduğu için (Hac ve Simyacı'dan sonra 1990 yılında yayınlanan romanıdır, Türkiye'de geç yayınlandı nedense) böyle düşünmüş olabilirim. Kitaplarında genelde bambaşka bir coğrafyaya ait karakterlerin bakış açılarını kullanmayı seven Coelho, bu kez İrlanda'da "ruh-eşini" arayan bir kızın hikayesini anlatıyor (aslında en başta aradığı büyü ve bilgelikti). Kitapta anlatılanlara göre, bir reenkarnasyonda insanlar dünyaya ruh-eşiyle beraber gelmekte ve ruh-eşini bulabilenler kendilerini tamamlayabilmektedir (nadiren iki ruh-eşi aynı anda aynı reenkarnasyonda bulunabilmektedir). Ruh eşini tanımanın yolu gözlerindeki ışığı görebilmekte (ilk görüşte aşk dedikleri) veya Ay töresini öğrenebilmekte (omuzundaki ışığı görmek) yatmaktadır.  Bu süreci öğrenebilmek adına ormanda yaşayan Büyücü'yü bulan Brida Güneş Töresini öğrenmeye başlar (korkularıyla başa çıkmayı öğrenir) ancak daha sonra yolu bir şekilde Wicca'ya düşünce  Ay Töresini de öğrenmeye başlar. Wicca Brida'nın geçmiş yaşamına giderek hayata karşı bakış açısını tamamen değiştirir. Wicca'nın öğretileriyle Brida, dans etmeyi ve cadılık uygulamalarını öğrenir ve eğitiminin sonunda cadılığa kabul töreninden geçerek ritüeli tamamlar. Artık ruh eşini omuzundaki ışıktan tanıyabilen Brida, ruh-eşini mi seçecek yoksa herhangi bir mantığa dayanmak zorunda olmayan "aşk"ı mı seçecektir?
 
Güzel bir kitaptı ancak diğer Paulo Coelho kitapları kadar etkileyici bulmadım, yalnızca aralara serpiştirilmiş felsefi sözler, diğer kitaplara yaptığı atıflar ve ilginç kavramları öğrenmek açısından okunabilir bir kitap olduğunu düşünüyorum (Örneğin, Wicca kelimesi kökleri Hristiyanlık öncesine dayanan yeni-pagan çok tanrılı dini inanış anlamına gelmektedir). En çok beğendiğim bölümlerden birisi Simyacı'ya atıf yapılan yer oldu (s. 121). Büyücü'nün Santiago ile karşılaşması muhtemelen Simyacı'yı okuyanların dikkatini çekmiştir: "Tanrı'nın çobanlara özel bir sevgisi vardır. Onlar doğaya, sessizliğe, sabretmeye alışık insanlardır. Evrenle iletişim kurmak için gerek meziyetlerin hepsine sahiptirler." Son sayfadaki Kazanblanka filmine yapılan gönderme de benim ilgimi çeken noktalardan birisiydi: "Sana bakmanın şerefine".

"Wicca: ..... Her yeni yaşamda bu Ruh-eşlerinden en az birini bulmak için gizemli bir zorunluluk duyarız. Onları ayırmış olan büyük aşk, onları yeniden bir araya getiren aşkla mutlu olur.

- Peki Ruh-eşimin kim olduğunu nasıl anlayacağım?

Brida'ya 'Risk alarak' dedi. 'Başaramamak, hayal kırıklığı, yanılmak gibi riskler alarak, ama Aşk'ı aramaktan hiç vazgeçmeyerek. Aramaya devam ettiğin sürece, sonunda zafere ulaşırsın."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.