Panait Istrati 1884-1935 yılları arasında yaşamış ve Balkanların Maksim Gorki'si olarak tanınan Romen yazardır. Romanya'nın liman kenti İbrail'de doğan yazar, yaşadığı sürece Balkanlar ile beraber Osmanlı ve Orta Doğu topraklarında uzun süreli geziler yapmıştır Fransızca öğrenmiştir (hatta eserlerini anadili olan Rumence değil Fransızca yazmıştır). Bu nedenle olsa gerek kitapları da gezi serüvenleri üzerinedir. Kitaplarının pek çoğunun birbiri ile bağlantılı olduğu söylenmektedir. Ben şimdilik iki kitabını aldım: Kira Kiralina ve Mihail. Adı diğerine göre daha çok hoşuma gittiği için okumaya Kira Kiralina'dan başladım. Kitap Stavro'nun arkadaşları Adrien ve Mihail'e anlattığı anıları ile şekillenmektedir. Aslında kitapta iki hikaye olduğu söylenebilir: Tinkutza'nın hikayesi ve Stavro'nun annesiyle kız kardeşi Kira'nın hikayesi. Stavro'nun bir anlamda geçmişiyle yüzleştiği hikayeler tahminimce on dokuzuncu yüz yılın sonunda hem Romanya'da hem de Osmanlı İmparatorluğu topraklarında geçmektedir. Her şeyini kaybeden Stavro'nun İstanbul'dan Lübnan'a, buradan İbrail'e uzanan serüvenleri temposunu hiç düşürmeden devam etmektedir. Annesinin ve kız kardeşi Kira'nın peşinden diyar diyar gezen Stavro acıklı öyküsüne karşın okuyucuda "acımak" duygusundan daha çok "merak" uyandırdığı için dengede tutulan bir roman dili olduğu söylenebilecektir. Stavro'nun hayatını derinden etkileyen bu kadınların içtenlikle anlatılmış hikayeleri sizi de etkileyecektir.
Bu kitabın kahramanları Adrien, Mihail ve Stavro'nun (Dragomir) diğer kitaplarda da mevcut olduğunu tespit ettim, hatta sanırım yazarın Mihail kitabı, bu karakterin hayatına odaklanıyor (henüz okumadım bu kitabı). Bu kapsamda baktığımda, Panait Istrati'nin kendi anılarını (belki biraz da hayal gücü katarak) anlattığını düşünüyorum. Ben ilk defa bu yazardan bir kitap okudum, izlenimlerim olumlu yönde, okumanızı tavsiye ederim. Bu arada, kitabın 2014 yılında Romanyalı senarist & yönetmen Dan Pita tarafından çekilmiş bir sinema filmi de var izlemek isteyenler varsa :).
"Bakın size ne diyeceğim: Sen, Kira, - düşündüğüm gibi- Tanrı'dan gelen ve neşe içinde yaşanan erdeme uygun yaşayacak gücü duyumsamıyorsan kupkuru ve zorlama biçimde erdemli olma, yüce Tanrı'yla alay etme, seni nasıl yarattıysa öyle ol: Yaşamdan keyif alan bir kız ol, gerekirse bir sürtük ol ama sevip acımayı bilen bir sürtük! Öylesi çok daha iyidir."
Not: Bu yazıyı yazarken bu kitabın da çevirisini yapmış olan değerli çevirmen Bertan Onaran'ın vefat ettiği haberini aldım. Türkçeye çok değerli klasikleri kazandırmış bir çevirmendir, kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.