Powered By Blogger

5 Mart 2015 Perşembe

Hasretinden Prangalar Eskittim - Ahmed Arif

Uzun zamandır Ahmed Arif'i okumak istiyordum, özel basım şiir kitabını görünce hemen aldım. Kitap Ahmed Arif'in ilk ve tek şiir kitabı olan "Hasretinden Prangalar Eskittim" kitabındaki şiirlerin tümü ile kendisi için yazılan şiirlerden, çeşitli dergilerde yayınlanmış ancak bir araya toplanmamış şiirlerden, röportajından ve kendisi için yazılan inceleme/yazılardan oluşuyor. 1927 diyarbakır doğumlu olan Ahmed Arif'in şiirleri 1944-1955 yıllarında çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanmış, 1968 yılında ise şiir kitabının ilk basımı yapılmıştır. O günden bu yana geniş bir okur kitlesi tarafından beğenilerek okunan Ahmed Arif hakkında her türlü yazı bu kitabına bulunabilir. Şiirlerinin büyük kısmı yaşadıklarından ve gözlemlerinden oluşmuşve yalın bir dil kullanılmıştır (hatta yer yer kendi yöresinde kullanılan kelimelre de yer verilmiştir). 1970 yılında Veysel Öngören ile yaptığı bir röportajda Ahmed Arif bu konuda şu şekilde bir açıklama da bulunmuştur: "...benim şiirim ile konuşmam arasındaki özdeşlik hemen hemen hiçbir şairde yoktur. Kısacası, halkımın canlı, elvan ve gürül gürül dilinden hiç kopmadım ki şiirimde kopayım, yozlaşıp yabancılığa boğulayım." Bir şari yiğitse ve üstelik bir de devrimciyse elbette yaşadığını yazar ancak Ahmed Arif'i iki konuda eleştiriyorum: Birincisi Orhan Veli'yi "şehir burjuvası" olarak tanımlaması ve kendisini övmesi (Bre neyin kibri bu?).

Ahmed Arif'in şiirlerini ve kendine özgü tarzını beğendim, yaşadığını yazmaktan kastının salt hayat değil de yaşama kavgası, sevdası, acıları ve ağıtlarını bir türkü gibi şiirlerine aktarmak olmasını da sevdim. Şiir okumayı seven kişilere Ahmed Arif'e de bir şans vermelerini tavsiye ediyorum (ki şirii gerçekten seviyorsa zaten çoktan vermiştir) :).

"Ahmed Arif ise dağları söylüyor. Uyrukluk tanımayan, yaşsız dağları, asi dağları. Uzun ve tek bir ağıt gibidir onun şiiri. 'Daha deniz görmemiş' çocuklara adanmıştır. Kurdun kuşun arasında, yaban çiçekleri arasında söylenmiştir, bir hançer kabzasına işlenmiştir." (Cemal Süreya, Papirüs Ocak 1969).

Terk etmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terk etmedi sevdan beni...
----------------------------------
.......
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana,
Bir bu yana...

Seni, bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusunen ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
.........
Seni, anlatabilsem seni...
Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.