Powered By Blogger

11 Şubat 2014 Salı

Dünya Ağrısı - Ayfer Tunç

Ayfer Tunç'u bir yazar olarak çok beğenirim. Son kitabını da diğer kitaplarının hatrına alıp okuduğumu da belirteyim. Kitabı beğendim ama yine de bir "Yeşil Peri Gecesi" değildi şimdi ne yalan söyleyelim. Yeşil Peri Gecesi'nin su gibi akan dili ve insanda merak uyandıran olay örgüsü beni daha çok etkilemişti. Yine de bu iki kitabın benzer yönleri var: taşıdığımız sırların bir gün bir şekilde ortaya çıkışı, bir toplumun çöküşü ve insanın yalnızlaşması. Kitapların anlatım teknikleri de benziyor, anımsamalar şeklinde (flashbacks) ve kahramanın gözünden anlatılıyor. Daha önce de belirttiğim gibi, kahramanın kendi gözünden anlatıldığı hikayeleri çok sevemiyorum ancak Ayfer Tunç bu konuda çok iyi! Bu kitapta hayatı "yolcu" olarak yaşamak isterken, yolunda gitmeyen planları sebebiyle "hancı" olan Mürşit'in gün gün solan yaşamı arka plandaki toplumsal olay izleri ile beraber anlatılmaktadır. Çocukluğunda yaşadığı bir travma sonrası bütün amacı uzaklaşmak ve daha da uzaklaşmak olan Mürşit, İstanbul'a üniversite okumaya geldiğinde babasının aniden felç olması sonucu memleketine geri dönerek babadan kalan oteli işletmeye mecbur kalır. Ailesinin isteği üzerine evlenerek yaşadığı yere kök salan Mürşit'in gönlü iki ara bir derede kalmış bu taşra şehrine sığmaz ve gün geçtikte daha umursamaz bir insan olur. Tek yaptığı günlük monoton işleri yerine getirerek ölümü beklemektir (içten içe yaşanan bir iç ağrısı ki Mürşit bunu dünya ağrısı olarak tanımlayacaktır). Bu yüzden başkalarının hikayelerini merak eder, çünkü "hikayeler insanı kendi kuyusundan çıkarır, başkasının kuyusuna atar". Ancak yıllar sonra ruh hali olarak kendisine benzeyen ve akşamları rakı sofrasında kendisine yarenlik eden bir maden mühendisinin ("Madenci") de dediği gibi: Başkalarının kuyuları daha mı iyi sanki? Ama doğru, iyi diye bir şey yok, insan sadece kendi hikayesini bilir ve kendi hikayesinden sıkılır!

"Dünya Ağrısı" adını Almanca "weltschmerz" (the kind of feeling experienced by someone who understands that physical reality can never satisfy the demands of the mind) teriminden almaktaymış ki bu kelime yaşamaktan usanç getirme, pesimizm anlamına gelmekteymiş. Kaldı ki, "zamane hastalığı" olarak tanımlanan "weltschmerz" terimi ilk kez 1763-1825 tarihinde yaşayan Alman yazar Johann Paul Friedrich Richter'in "Selina" romanında kullanılmış. Bu bilgiyi edindiğimde çok şaşırdım açıkçası, zira ben bu terimi daha ziyade yirminci yüzyıla yakıştırmıştım. Dünya ağrısı bu kadar eski miymiş gerçekten?

Kitabı okurken pek çok yerde Anayurt Oteli'nin Zebercet'ini anımsadım. Zaten Mürşit de İstanbul'da bu kitabın filmine giderek bir bağlantı kurmamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, Mürşit'in kendine yabancılaşması ve bazı ruhsuz davranışları Albert Camus'nun Mersault'una da benziyor ("Yabancı"). Elbette Mürşit karakteri daha detaylı anlatıldığı için içinde bulunduğu ruhsal durumun sebeplerini yavaş yavaş çözebiliyoruz. Mersault gibi biraz muğlak kalmıyor.

Kahramanın kendini soyutlayıp gamsız yaşaması beni buhranlardan buhranlara sürükledi. Bu nedenle olsa gerek Ayfer Tunç'un bu kitabını diğer kitapları kadar sevemedim. Belki de doğru kitap ancak yanlış zamandır. İçinde bulunduğum ruh hali sebebiyle böyle olagelmiştir. Bu kadar başarılı bir yazarın kitabını beğenmemek ne haddime :) Ancak çok sevdiğim bir bölümü belirtmeden geçemeyeceğim; kitabın içinde Mürşit'in satın alıp ara ara okuduğu bir kitaptan alıntı yapılmaktadır: İnsan bir uçurumdur! (Bu söz Cioran'ın "Ezeli Mağlup" kitabından alınmış. Okuduğum kitaplarda yeni bir kitap öğrenince hediye almış gibi seviniyorum, yakın zamanda okuyabilmem dileğiyle!) Bu kadar bilgiyle anlamakta zorlanmıştım ancak sözün devamını öğrenince daha kolay anladım: Her insan bir uçurumdur, içine bakmak yükseklik korkusu yaratır. Peki bakacak kadar cesur musun?

"Yaşanmıştan kurtulmak yok. Unutup kurtulmak yok. Toprağa girene kadar peşini bırakmıyor yaşanmış olan."

Anayurt Oteli:
http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/2013/10/anayurt-oteli-yusuf-atlgan.html

Yabancı:
http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/2013/03/yabanc-albert-camus.html 

2 yorum:

  1. genel olarak Ayfer Tunç sevdiğimden , bunu da sevdim , güzel bir kaleemi var , ben de yeni okudum.

    YanıtlaSil
  2. Ayfer Tunç'un kitaplarını genelde sevmişimdir ben de :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.