Powered By Blogger

3 Şubat 2014 Pazartesi

Bukre - Kahraman Tazeoğlu

Tuna Kiremitçi'nin kıymetini bu kitapla anladım sevgili kitap severler (Hakkındaki acımasız eleştirilerim için üzgünüm Tuna Bey, daha acımasızını hak edenler varmış). Ve bu kitabı okuyunca toplum olarak ne kadar acınacak halde olduğumuzu gördüm. Kitabın tek bir özeti olabilir: "İşbu kitap bir ergen gencin fantezileridir". Diyeceksiniz ki neden bu kitabı aldın? Evet, neden aldım, ben de pişmanın gerçekten! D & R'da kendime birkaç kitap almaya gittiğimde yazarın imza günü olduğunu duydum, dedim ki bu yazar da kim? Daha önce hiç okumamış olduğumdam hem bir şans vermek istedim, hem de son kitabının üzerinde iki yüz bin adet basıldığına ilişkin bir ifade görünce sandım ki, okunmaya değer. Riske girmemek için kendini oldukça geliştirmiş olduğunu düşündüğüm son kitabını aldım ve imzalattım (Kahraman'cım, güzel lacivert gözlerle ortalıkta salınmaya benzemiyormuş kitap yazmak, ha?). Akabinde bazı yerlerini gözüm kapalı okuduğum bir kitabım oldu ne mutlu bana :). Sözü uzatmadan, biraz kitaptan bahsedeyim: Bukre adında bir genç kız var, öncelikle bir aşk acısı çekiyor ve hayattaki tek dostu, çocukluk arkadaşı Selim ona destek oluyor. Beraberce ergen muhabbetler yapıp (işte şu klasik kimse bizi anlamıyor, dünya neden böyle, ah acı çekelim arabeskiz biz muhabbetleri, platonik aşklar) hayatlarında herhangi bir yaratıcılık olmadan öyle takılıyorlar. Sonrasında hafta sonu için katıldıkları bir gençlik kampında Cem adında bir gitarist ile karşılaşırlar ve Bukre ile Cem arasında bir yakınlaşma olur. Kitap ikisinin bir neşeli bir hüzünlü ilişkisini anlatacak ve sonunda yapılacak ilginç bir tercihle sona erecektir (Bu hikaye bittikten sonra kitapta birkaç sayfalık düz yazılar ve kısa öyküler de bulunmaktadır). Vaktine kıymet verenlere tavsiye edemiyorum kitabı.

Ekşisözlükte kitap hakkında yazılanları bir okuyuverseydim ben de aydınlanıp başka kitaplara yönelecektim ancak işte cahillik (buraya bir tane İlber Ortaylı 'caps'i: Ooo aramıza yeni cahiller katıldığını görüyorum). Ekşisözlükten gönlümden geçenlerin ifade edildiği bir yazı:

"bir kızın ergen melankoliğine sahip hayatını ara ara felsefi demler vurarak okuyuculara sunan bir kitap.
öncelikle, kitabın hedef kitlesinin ergenler olduğunu söyleyim. ergenlerin ruhunu okşayacak aşk sözleriyle dolu her tarafı. içerdiği hikaye ise aslında hemen her gencin başından geçecek aşk hikayelerinden kısa kısa kesitlerin birleştirilmişi. farklı bir şey sunmuyor yani.
zaten ergenlerdeki aşık olma / aşık olunma, acı çekme / acı çektirme hayranlığı sınır tanımaz. böyle bir kitaba bağlanmaları da pek normal."


https://eksisozluk.com/bukre--4063921
https://eksisozluk.com/bukre--4063921?p=2

Araplarla bir şekilde karşılaşıp iş yapmanız vb. bir durum gerektiyse, kendilerinden bir şey talep ettiğinizde öncelikle şu cümleyi duyarız "Bukra inşallah". Bu cümlenin Türkçe tercümesi "Yarın/sabaha Allah'ın izniyle" dir. Meali ise "Bizden iş beklemeyin, bir ara bakarız, o da bakarsak" demektir. Hah, nereden aklıma geldi, işte kitabın adı "Bukre" Arapça'da bu anlama gelmektedir :) Kitapta yalnızca bir bölümün (sadece bir) altını çizmeye değer buldum, bunun sebebi de bana Khaled Hosseini'yi anımsatmasıydı:

"Hayatın en gaddar yanı nedir biliyor musun Kuzu? diye sordu.
'Nedir' dedi Selim.
'Hayatın en gaddar yanı, bir sonu olduğunu bize hep en mutlu anlarımızda hatırlatması... İnsanların en saf yanıysa hayatın bir sonu olduğunu her seferinde unutması..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.