Powered By Blogger

19 Eylül 2018 Çarşamba

Babil Prensesi - Voltaire

Aslında kitap bana da sürpriz oldu, daha önce Voltaire'nin (1694-1778) bu şekilde bir eseri olduğunu bilmiyordum. İnternetten kitap alış verişi yaparken tesadüfen fark ettim ve aldım. Voltaire benim için "Felsefe Sözlüğü"nün yazarı ve düzyazı eserleri ile tanınan bir filozoftu, o nedenle Babil Prensesi beni biraz meraklandırdı. Adından da anlaşılacağı üzere, kitap masal gibi başlayıp bir tinsel yolculuk şeklinde devam etmektedir. Ayrıca, Voltaire'in bu eserdeki dili o kadar akıcıdır ki kitabın sahneleri adeta bir rüya gibi akıp gider. Kitaptaki her şey Babil hükümdarının güzelliği komşu ülkelere de nam salmış kızı Formozant'a asil bir damat adayı bulmak için yarışma düzenlemesiyle başlar. Formozant'ın hem soylu hem de güzel olması civardaki ülkelerin hanedanlıklarının ilgisini çeker. Formozant için düzenlenen yarışmaya Hint Şahı, Mısır Firavunu ve İskit Hakanı katılır. Son anda bilinmeyen bir ülkeden gelen (Ganj Nehri civarında bulunan Gangaridler ülkesi) ve kendisini çevresine çoban olarak tanıtan genç bir adam yanında mitsel karakterlerden tek boynuzlu atı ve Anka kuşu ile birlikte çıkagelir. Formozant kim olduğunu anlayamadığı bu yakışıklı ve gizemli gence aşık olur, aynı şekilde genç çoban Amazan da Babil Prensesi'ne aşık olur. Ancak kehanete göre Babil Prensesi bütün dünyayı karış karış gezmeden evlenemeyecektir. Bu nedenle hem Formozant'ı hem de Amazan'ı beraberinde kendi içsel yolculuklarını da yaşayacakları uzun bir yolculuk beklemektedir.

Voltaire sivri dili ve eleştirel üslubu ile tanınan hatta bu nedenle sürgün edilmiş ve sürekli yer değiştirmek zorunda kalmış bir yazar. Dolayısıyla yazarın bu tarzını bilerek kitaplarını okumak kitaptan aldığınız mesajın tamamen değişmesini sağlıyor. Voltaire de bu Doğu masalını anlatırken aslında Formozant'ın yolculuğu sırasında uğradığı ülkeleri tek tek eleştirmeyi amaçlamış gibi görünüyor. Babil'den Arabistan'a, Ganj'dan Çin'e, Kimmer yurdundan Batavlar'a, Cermen ülkelerinden İngiltere'ye, Fransa'ya ve İspanya'ya uzanan yolculukta sürekli değişen zaman içinde bu ülkelerdeki sevdiği ve sevmediği alışkanlıkları, kültürel farkları kendi doğrularını da belirterek aktarmayı tercih ediyor. Bir Doğu masalından ziyade bir ustanın elinden çıkmış bu hiciv eserini okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar!

"Ölüp de yeniden dirilmek dünyanın en basit işidir hanımım, karşılığını verdi Zümrüdüanka. İki kez doğmak bir kez doğmaktan daha şaşırtıcı değildir. Bu dünyada her şey yeniden doğuyor; tırtıllar yeniden doğup kelebek oluyorlar; toprağa atılan bir çekirdek ağaç olarak yeniden doğuyor. ... Bedenleri oluşturan tüm zerreler başka varlıklara dönüşür. Benim durumuma gelince, Yüce Orosmad'ın eski haliyle yeniden doğmak lütfunu bağışladığı tek yaratığım ben."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.