Powered By Blogger

4 Şubat 2018 Pazar

Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf

Virginia Woolf'un bu yüz otuz sayfadan ibaret manifestosu bazı gerçekleri -özellikle kadınsanız- bir tokat gibi yüzünüze çarpıyor. Yazarın kendi kişisel sorgu ajandasını denemeler şeklinde bize sunan eserdeki her bir satır, 1928 yılında Virginia Woolf'un bir üniversitede verdiği "Kadın ve Kurmaca" (Women and Fiction) konulu edebiyat dersi notlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. 1929 yılında yazıya geçirilmiş ve üzerinden neredeyse yüz yıl geçmiş olsa da, belki İngiltere'de değilse de en azından bizim ülkemizde hala geçerli sorunlara yazarın alaylı diliyle bir eleştiri getiriliyor: Neden kadınlar erkekler kadar başarılı değildir? Ya da neden kadınlar Shakespeare gibi bir eser yazamazlar? Virginia Woolf bu soruları edebiyat tarihinden de önemli örnekler vererek kısa ve öz açıklar: Kadınların hayatta başarılı olmalarının temel alt yapısı ekonomik özgürlük ve "kendine ait bir oda"dan geçmektedir (bir de asla erkekler ne der diye düşünmemelerinden). Yazar bu çıkarımlarını öngörülerle ya da tahminlerle yapmaz, bizzat yaşadığı sorunları derleyerek, ders verdiği üniversitenin kütüphanesindeki kitapları gözden geçirerek ve esaslı bir edebiyat tarihçesi ortaya çıkararak yapar. "Gurur ve Önyargı" kitabını mutfakta yazmak zorunda kalan Jane Austin'den, kitaplarının üstünde yazan adları erkek isimlerinin arkasına saklayan Emily Bronte'ye, Marian Evans'a, Aurore Dupin'e kadar pek çok kadın edebiyatçıya selam göndererek, dışarıdan çok basitmiş gibi görünen engelleri açığa çıkarır. Özellikle Shakespeare'in kız kardeşi bölümündeki anlatılarının düşünmeyi bilen bir akıldan çıkmasının zor olduğu aşikardır.

Daha önce Virginia Woolf'un "Deniz Feneri" kitabını okumuştum, burada da kitaptan bahsederek yazarın bilinç akışı tekniğini nasıl kullandığını yazmıştım. Bu kitabı ise diğerinden oldukça farklı, denemeler ve sorgulamalar şeklinde yazılmış. O kadar yoğun bir kitap ki, her bir paragrafına veya her bir argümanına sayfalarca tez yazılabilir. Yazar o kadar çok kadın yazardan/şairden örnekler vermiş ki, kitabın içi tam bir hazine sandığı. Yazarın değindiği konular ve eleştiriler nedeniyle kitabını çok sevdim, bir kadının baş ucu kitabı olması gerektiğini dahi iddia edebilirim. Feminist düşüncenin en önemli argümanlarını sunan bu hisli kadına mutlaka bir şans verin, bu kadarını hak ediyor. Burada iyi okumalar diyeyim, zira kendimi tutmazsam sayfalarca yazabilirim!

Not: Üniversite öğrencisiyken genç bir kadın akademisyenimiz kadınlar için akademide "cam tavan" olduğundan bahsetmişti, yani "görünmeyen engeller". Şimdi çalışan bir kadın olarak ben bu durumu biraz daha genelleyebilirim, sadece akademide değil, hayatın her alanında geçerli bu engeller. Dolayısıyla bir konuda Virginia Woolf ile aynı fikirdeyim; kadınlar o kadar güçlüdür ki, toplumda hak ettikleri yeri kazanmaları için kendilerine ait bir oda bile yeterlidir!
 
"Medeni toplumlarda ne amaçla kullanılırsa kullanılsınlar, aynalar tüm şiddet ve kahramanlık eylemleri için elzemdir. Napolyon ve Mussolini'nin kadınların aşağı olduğu fikrinde bu kadar ısrarcı olmalarının nedeni de işte budur; çünkü eğer kadınlar aşağıda değilse onlar da yücelemez. Bu da erkeklerin kadınlara ihtiyacını bir nebze açıklamaya yarıyor. ... Çünkü kadın doğruyu söylemeye başlarsa aynadaki görüntü küçülecek, erkeğin kapasitesi azalacaktır."

Denir Feneri kitabı hakkında:
http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/2015/03/deniz-feneri-virginia-woolf.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.