İlk kitabını 2000 yılında yayınlayan (Kinyas ve Kayra) Hakan Günday, kendine özgü hikayeleriyle kendi okur kitlesini yaratmış bir yazar. Kullandığı dil, oluşturduğu absürd karakterler ve sürpriz hikaye akışı nedeniyle tercih edilen çağdaş yazarlardan olmuştur. Zargana benim Hakan Günday'dan okuduğum ikinci kitap. Daha önce "Az" kitabını okumuştum ve beğendiğimi anımsıyorum. Aslında Zargana'yı hiç sevmedim diyemem ama sanırım diğer kitabını daha çok beğenmiştim. Bu kitabında ana karakter Zargana'nın (kendine neden Zargana dediğini okuyunca anlayacaksınız) on iki yaşındaki yaşamı ve son hali (bugünü) birbirine paralel şekilde anlatılmaktadır. Bu anımsamalar (flashbacks) şeklindeki hikayeyi bir araya getirince tamamlanmış bir yap-boz gibi bütün hikaye karşınıza çıkacaktır. Evlatlık olduğunu öğrenince on iki yaşında evden kaçan ve Berlin'in ara sokaklarında dört kişinin tecavüzüne uğrayan Zargana, kendini insanlıktan (insan olmaktan) soyutlar. Kendisini insan olmaktan soyutlayarak "hiç"e dönen Zargana, yaşamak için "insan takliti" yapmaktadır. Belki onlarca parçaya bölünmüş olan kişiliğinin de etkisiyle onlarca farklı hayat yaşamakta ve başkalarının oynadığı hayat oyunlarının senaryolarını yazmaktadır. Bu oyunlarda yazarın hayal gücü, zekası, hayata tutunma ve hayatı anlamlandırma çabası sezilmektedir ancak Zargana'nın bilinmeze doğru yola çıktığı düşünülürse, nereye kadar başarılı olduğu da tartışılabilir bir konu.
Kimsenin birbirine bakmadığı, yalan, ihanet, şiddet, tecavüz ve acımasızlıkla yoğrulmuş, yalnızca hayallerin göz göze geldiği bir hayattan intikam almanın en iyi yolu yaşamaktır denilmiş kitabın arka kapağında. Bu cümle Zargana'nın hayattaki seçimlerinin nedenlerini en iyi özetleyen cümle olabilir: yaşamak. Ama nasıl, nerede ve kimlerin hayatlarını yaşamak? Yaşamayı nereye kadar abartmak? İşte bu sorulara cevap bulabilmek için kitabı okumak gerekiyor. Hakan Günday yine sıradışı insanları anlatmayı tercih ettiği bu kitabı vaktiniz varsa ve okuyabilirseniz okumanızı tavsiye ederim ancak belki de başka bir kitabını okumak sizin için daha iyi olabilir.
"Zargana her şeyi seyretti. Üzüntüyü gördü. Hatta kadın yanından geçerken üzüntüye dokundu. Hayran kaldı. Saydam göz yaşlarına, kırışan yüze, abartılı hareketlere, gerçeği kabullenmemek için yapılan bedensel mücadeleye hayran kaldı. Derinden üzülen bir insan, gördüğü en büyü gösteriydi."
Kimsenin birbirine bakmadığı, yalan, ihanet, şiddet, tecavüz ve acımasızlıkla yoğrulmuş, yalnızca hayallerin göz göze geldiği bir hayattan intikam almanın en iyi yolu yaşamaktır denilmiş kitabın arka kapağında. Bu cümle Zargana'nın hayattaki seçimlerinin nedenlerini en iyi özetleyen cümle olabilir: yaşamak. Ama nasıl, nerede ve kimlerin hayatlarını yaşamak? Yaşamayı nereye kadar abartmak? İşte bu sorulara cevap bulabilmek için kitabı okumak gerekiyor. Hakan Günday yine sıradışı insanları anlatmayı tercih ettiği bu kitabı vaktiniz varsa ve okuyabilirseniz okumanızı tavsiye ederim ancak belki de başka bir kitabını okumak sizin için daha iyi olabilir.
"Zargana her şeyi seyretti. Üzüntüyü gördü. Hatta kadın yanından geçerken üzüntüye dokundu. Hayran kaldı. Saydam göz yaşlarına, kırışan yüze, abartılı hareketlere, gerçeği kabullenmemek için yapılan bedensel mücadeleye hayran kaldı. Derinden üzülen bir insan, gördüğü en büyü gösteriydi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.