Khaled Hosseini'nin "Bin Muhteşem Güneş" ve "Uçurtma Avcısı" kitaplarını çok beğenmiştim. Bu kitabı da beğendim elbette ama ilk iki kitap kadar beni etkilemedi nedense. Sevgili Khaled Hosseini beklentilerimizi biraz yükseltmiş anlaşılan. Afganistan'ın kadınlarına adanmış Bin Muhteşem Güneş (ki adını İran'lı bir şairin, Saib-i Tebrizi'nin şiirinden almaktadır: Bu kentin ne çatılarını aydınlatan ayları sayabilirsin, ne de duvarların gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi) ve Afganistan'ın çocuklarına adanmış Uçurtma Avcısı'nın ardında bu kitap anlatım olarak biraz daha yavan geldi bana. Kitapta hikaye, Şadbağ adındaki başkent Kabil'e yakın sayılan bir mesafede bulunan bir köyde doğuyor ve kitabın arkasındaki tanıtımda yer aldığı gibi, Paris'e ve San Francisco'ya doğru savruluyor. Şadbağ'da yaşayan iki köylü çocuğunun (Abdullah ve Peri) kendi hallerindeki sefil ama mutlu yaşamları Peri'nin bakımsızlık sebebiyle Kabil'de yaşayan bir aileye evlatlık verilmesiyle son bulur. Bu andan sonra on yaşındaki Abdullah'ın hayattaki tüm amacı kardeşi Peri'yi bulup geri almaktır. Ancak üç yaşındaki Peri, yıllar geçtikçe yeni hayatına yavaş yavaş alışmaktadır. Kitap, Abdullah ve Peri'nin hayatına bir şekilde etki eden insanların hayatlarına da değiniyor. Tabi bu sebeple Abdullah ve Peri'nin başlarına gelenlere de kısaca değinmekle yetiniyor. Baş karakterlerin hayatlarını tüm detaylarıyla anlatan ilk iki kitaptan sonra bu tarzı biraz yadırgamadım değil. Yine de yazarın hakkını vermek lazım, kötü bir kitap değil, ben özellikle sonunu beğendim her ne kadar pek çok soruma yanıt alamamış ve merak etmiş olsam da :).
"...İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile. Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti."
"....Kendi canına kıydığını öğrenmek beni o kadar da şaşırtmamıştı. Bazı insanların mutsuzluğu, diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık: mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin."
"...İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile. Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti."
"....Kendi canına kıydığını öğrenmek beni o kadar da şaşırtmamıştı. Bazı insanların mutsuzluğu, diğerlerinin aşkı hissettiği gibi hissettiğini biliyorum artık: mahrem, yoğun ve karşılık beklemeksizin."
Halit Hüseyin'in Bin Muhteşem güneş adlı eseri gerçekten harikayudı.. Afganistanın yıkımını çok iyi vermişti. Bu kitabını da merak ediyorum.
YanıtlaSilÇok tavsiye etmiyorum açıkçası... Diğer kitapları benim de daha çok hoşuma gitmişti.
YanıtlaSil