Pek çok başarılı yazar/sanatçı gibi Levi Tolstoy'un da hayatının bir kısmı sıkıntılı geçmiştir. Ancak diğerlerinden ayrı olarak bu Tolstoy'un kendi seçimidir, zira kendisi toprak sahibi ve soylu bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. Yaşadığı ruhsal bunalımlar, resmi eğitime ve Hristiyanlık inancına duyduğu güvensizlik sebebiyle sürekli hayatı sorgulamıştır. Aristokrat yaşantıyı bırakıp halkın arasına karıştıktan sonra bir tren istasyonunda sefiller gibi ölmüştür (1910). Bu kitapta toplanan hikayelerin bir kısmını da "kendini arayış" zamanlarında yazdığını tahmin ediyorum. Özelikle kitaba adını veren "Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır" hikayesinde İncil'den alıntılar yaparak insanın özünde gizlenmiş olan iyilik ve yardımseverlik gibi duyguları ön plana çıkarmaktadır. Eserlerin içine serpiştirilmiş küçük mucizeler ile Tanrı'nın büyüklüğü kanıtlanmaya çalışılmıştır. Tolstoy'un "Anna Karenina" romanının bazı bölümlerinde de, yardımcı karakterler bu arayışlara girerek huzuru Hristiyanlıkta bulmuştu diye anımsıyorum. Tolstoy kendi içinde sürekli bu ikilemleri yaşamış ve eserlerinde bize bu çatışmalarını eksiksiz yansıtarak dünya edebiyat tarihine giren eserler vermiştir. Tolstoy okuyarak 19. yy Rusya'sının kentli ve köylü yaşamları hakkında detaylı bilgi edinebiliyorsunuz. Özellikle Çarlık Rusya'sının yıkılmasına sebep olan Sovyet İhtilaline giden yolda halkın evrimi Tolstoy'un kendi ideolojilerini de barındırarak yaptığı gözlemlerle eserlerinde anlatılmaktadır.
Diğer eserlerindeki aristokrat karakterlerin aksine "Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır" hikayesinin baş kahramanı bir ayakkabı tamircisidir. Hazreti İsa'nın kendisini ziyaret etmesini beklemektedir. İncil'deki günahkar kadının (muhtemelen Magdalalı Meryem) İsa'nın ayaklarını gözyaşıyla yıkaması ve saçlarıyla kurutması hikayesinden etkilenerek ona bu şekilde hizmet ederse kendi günahlarının da affedileceğine ve ebedi huzura kavuşacağına inanmaktadır. Ancak zamanla asıl huzuru "sevgi"de bulduğunu fark edecektir.
"Ben açtım, sen bana et verdin; ben susamıştım, sen bana içecek verdin; ben bir yabancıydım ve sen beni evine aldın...Benim kardeşlerime bu kadarcık iyiliği bile yaparsan, ben onu kendime yapılmış sayarım."
Tolstoy dünya dillerine en çok tercümesi yapılan yazarlar arasındadır. Sahip olduğu uzun yaşamın birikimlerinin anlatıldığı eserlerini fırsat buldukça okumanızı tavsiye ederim. Anna Karenina'yı okumak için tıklayınız: http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/2013/01/anna-karenina-levi-tolstoy.html
Diğer eserlerindeki aristokrat karakterlerin aksine "Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır" hikayesinin baş kahramanı bir ayakkabı tamircisidir. Hazreti İsa'nın kendisini ziyaret etmesini beklemektedir. İncil'deki günahkar kadının (muhtemelen Magdalalı Meryem) İsa'nın ayaklarını gözyaşıyla yıkaması ve saçlarıyla kurutması hikayesinden etkilenerek ona bu şekilde hizmet ederse kendi günahlarının da affedileceğine ve ebedi huzura kavuşacağına inanmaktadır. Ancak zamanla asıl huzuru "sevgi"de bulduğunu fark edecektir.
"Ben açtım, sen bana et verdin; ben susamıştım, sen bana içecek verdin; ben bir yabancıydım ve sen beni evine aldın...Benim kardeşlerime bu kadarcık iyiliği bile yaparsan, ben onu kendime yapılmış sayarım."
Tolstoy dünya dillerine en çok tercümesi yapılan yazarlar arasındadır. Sahip olduğu uzun yaşamın birikimlerinin anlatıldığı eserlerini fırsat buldukça okumanızı tavsiye ederim. Anna Karenina'yı okumak için tıklayınız: http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/2013/01/anna-karenina-levi-tolstoy.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.