Powered By Blogger

2 Mart 2014 Pazar

Kadınlar Arasında - Murathan Mungan (Hikayeler)

Murathan Mungan'ın seçtikleri şeklinde derlenmiş çeşitli kitapların varlığından haberdardım (Ressamın İkinci Sözleşmesi, Yabancı Hayvanlar, Kadınlığın 21 Hikayesi, Erkeklerin Hikayeleri..vb). Ancak bu kitabı fark edince (Kadınlar Arasında) konusu itibariyle ilgimi çekti ve okudum. Çok kısaca kitabın konusu "kadınların kadınlara aşkı" şeklinde özetlenebilir. Murathan Mungan değişik yazarların "lezbiyen hikayelerini" derleyip ortaya bu eseri çıkarmış (araya girip birkaç söz ederek). Yazarların bir kısmını tanıyordum ancak bu kitap sayesinde pek çok yeni ismi öğrenmiş oldum. İlginç bir konu, ayrıca kısa hikayelerden oluştuğu için okumaya ara verip araya başka kitapları da alabilirsiniz (Sandman gibi mesela). Bu arada kitabın arkasında yazan açıklama da beni kitabı okumak için çeken etkenlerden biridir: "......Öte yandan her aşk hikâyesinin aslında kendinden başka şeylerin de hikâyesi olduğunun unutulmaması gerekir. Kadınlar arasında yaşanan adı konmuş konmamış, bir ad konulmasına gerek duyulan ya da duyulmayan gönül bağlarının, duygusal, tensel çekimlerin; kendini gerçekleştiremeyen arzuların ya da sonuçları göze alınıp yaşanan tutkuların; bir ilişkiye dönüşememiş ya da zamanla derin bir dostluk ve himayeden koyu bir çekişme ve rekabete kadar farklı biçimler altında varlığını sürdüren köklü yakınlıkların hikâyesi de olabilir..."

Murathan Mungan'ın kendisi edebiyatın "öteki" dediğinizin hikayesinde kendinizi bulmak olduğunu söylemiş. Bu söze bazı noktalarda katılıyorum. Elbette düşüncem "edebiyat" budur şeklinde değil ancak edebiyat dediğimizin hayatta olan her şeyi (hayal gücü dahil) konu edebilmesi yönünde. Öyle ki, Murathan Mungan'ın dediği gibi sessizliğin ve dilsizliğin her çeşidine itilen, hapsedilen kimlikler üzerindeki toplumsal tehditler, ancak birbirimizin hikâyelerini tanıdıkça, dokundukça, anladıkça ortadan kalkmaya başlar.

En sevdiğim hikaye (belki de şahsını sevdiğim için) Hakan Günday'ın "Gem" hikayesiydi. Bir de Mine Söğüt'ün "Ablamın Cesedi" ve Hakkı İnanç'ın "Dere Boyu Pervin" hikayelerini çok beğendim. Yine de, hiçbir "kadınlar arasında aşk" hikayesi Ömer Seyfettin'in "Eleğimsağma"sı gibi olamaz. 1917 yılında yazılan bu hikayenin okuduğum ilk andan bu yana bendeki etkisi hala geçmedi ki bunca yıllık birikim ile yazılan pek çok hikaye okumama rağmen. Sonuç itibariyle, hikaye okumayı seviyorsanız, bu kitabı tavsiye ederim.

".....Pervin soyunmaya başlıyor. 'Ne yapıyorsun?' diyorum. Bu kadar güzel olunur mu? Bir tabloyu izliyorum: Tanrı fırçasını düşlerime batırmış. 'Gelsene' diyor Pervin. Çıktığı madene dönmüş gibi öyle parıldıyor..." (Dere Boyu Pervin)

"......Anlamıyordum. Senin hayallerinden bahsediyordu. Görüntünden. Giysilerinden. Arzularından. Hayallerinden. Yaptıklarından. annemin haberi olmadan yaptıklarından. Tüm mahallenin bildiğinden. Bir annemin bilmediğinden. Babamın bile her şeyi sezdiğinden. Bir annemin bilmezden geldiğinden..." (Ablamın Cesedi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.