Ağustos ayı biraz verimsiz geçti evet :). Sıcak havaların ve tatilin verdiği rehavetle günlerce aynı kitabı çantamda gezdirdim. Neyse ki, sonunda bitirebildim. Kitabın tercümesi Duygu Akın'a ait ve özgün adı "The Other Side of the Couch" olan kitabı bu şekilde tercüme etmeyi uygun bulmuş (tartışılabilir). Kitap keyifle okunuyor, özellikle de meraklıysanız ancak ben tıp ile alakalı olmayan biri olarak söyleyebilirim ki, anlayabileceğimizden fazla tıp terimi kullanılmıştı ve bu bazı bölümlerde kitabı sıkıcı bulmama sebep oldu. Kitapta anlatılan hikayeler kronolojik sıraya göre ilerliyor ve 1979-2008 yılları arasında Doktor Gary Small'un başından geçen 15 hikayeyi anlatıyor. Her hikayenin kahramanı olan -zihinsel rahatsızlığa sahip- kişilerden ayrı olarak, Gary Small'un karşılaştığı zorluklar da ara satırlardan gözlemlenebiliyor. Psikiyatr eğitiminin diğer doktorlar tarafından gereksiz bulunması veya herhangi bir fizyolojik rahatsızlığa ulaşan bir sorunun kaynağının psikolojik olabileceğine bazı doktorların ihtimal vermek istememesi... Aslında, daha iyi gözlem yapabilseler, daha iyi çözümler elde edilebilecek. Zira bazı hastalar Gary Small'a bazı akıllı doktorların yönlendirmesiyle geldi ki bu koordinasyon olumlu sonuçlar elde edilmesini sağladı (sürekli düşük yaptığını iddia eden kadının bebek aşkı, üç kere kolunu kıran adamın uzvunu yok sayma rahatsızlığı veya konuşamayan bir hastanın sessizliğinin kaynağının beyin enfeksiyonu olması vb.) Kitapta anlatılan olaylardan bu psikiyatrisin kendi alanında okumayı ve araştırma yapmayı seven ve gerçekten başarılı bir doktor olduğunu anlıyorum. Anlattıklarından çıkarımım farkındalığı ve gözlem yeteneği de yüksek: İnsanları kendi ortamında gözlemlemek tedavi açısından daha olumlu sonuçlar getirir veya sık su içiyor olması kanındaki sodyumu azalttığı için zihin bulanıklığına sebep olabilir, gibi. Doktorun iki açıklamasına canı gönülden katılıyorum; insan beyni tahmin ettiğimizden daha fazla güce sahip ve gerçek hikayeler kurgudan çok daha tuhaftır.
"Belirsizlik durumlarıyla karşılaştığımızda zihnimiz duruma açıklama getirmek için çaba sarf eder. Eğer belirtilere açıklama getirmenin bir yolu yoksa kendimizi kontrolü kaybetmiş gibi hissederiz ve korkumuz giderek artar. Üstelik belirtileri yaratanın kendi zihnimiz olduğunu öğrenirsek o zaman zihnimizin yapabileceği diğer şeyler için daha da çok endişeye kapılırız. İnsanlar beyinlerinin bir ruh tarafından ele geçirildiğinden ya da bir öcünün iradelerini yönettiğinden korkabilir..."
"Belirsizlik durumlarıyla karşılaştığımızda zihnimiz duruma açıklama getirmek için çaba sarf eder. Eğer belirtilere açıklama getirmenin bir yolu yoksa kendimizi kontrolü kaybetmiş gibi hissederiz ve korkumuz giderek artar. Üstelik belirtileri yaratanın kendi zihnimiz olduğunu öğrenirsek o zaman zihnimizin yapabileceği diğer şeyler için daha da çok endişeye kapılırız. İnsanlar beyinlerinin bir ruh tarafından ele geçirildiğinden ya da bir öcünün iradelerini yönettiğinden korkabilir..."
Merhaba;
YanıtlaSilYazar, kitaptaki bazı bölümlerin gerçek olmadığını, daha doğrusu farklı şeyleri birleştirip bir hikayeye çevirdiğini belirttiği için hikayeler acaba %100 doğru mu diye düşünerek okudum bu kitabı. Sanırım ilgi çeksin diye abartılan çok kısım var ama yine de değişik bir bakış açısı katıyor.
İlgi çekme çabaları dahi başarılı olamamış kanaatimce, bazı bölümleri sıkıcı bulmuştum.
YanıtlaSil